Boyalar
Ebru yapımında eskiden beri
toprak boya denilen tabiattaki renkli kaya ve topraklardan elde edilen madeni
boyalarla, bitkisel asıllı suda erimez boyalar kullanılır. Yağlı boyanın ve
suda eriyen anilin boyaların klasik ebruculukta yeri yoktur. Çünkü bu boyalar
üstüne serpilen sıvının içinde eriyerek kağıdın yüzeyine tutunamazlar. Kısacası
ebru yapımında kullanılan boyalar kesinlikle suda erimemeli ve yağ
içermemelidir.
solda, ebruda kullanılan toprak boyalardan bazıları
sağda, boyaları ezmek için kullanılan desteseng ve özellikle organik kırtmızı
ve is siyahı renklerini suyla karıştırıp çamur hale getirmek için kullanılan
porselen havan
Bu boyalar
genişçe bir mermer üzerinde suyla karıştırılarak çamur haline getirilir ve
mermerden yapılmış, üzerinde tutma yeri olan ve alt kısmı oval olarak
şekillendirilmiş desteseng (el taşı) ile sabırla ve ağır ağır ezilir. Bu işlem
boyanın rengine göre yaklaşık 3-4 saat boyunca sekizler çizilerek
gerçekleştirilir. Boya su ilavesiyle daima merhem kıvamında tutulur. Boyaların
yeterince ezilip ezilmediği ancak teknede anlaşılr. Ebrucu tecrübe ile hangi
boyayı ne kadar ezmesi gerektiğini öğrenir.Desteseng ve üzerinde ezme işleminin
yapıldığı mermer aynı sertlikte olmalıdır. Aksi taktirde birbirlerini
aşındırırlar ve boyanın içine mermer tozları karışır. Ezme işlemi
tamamlandıktan sonra her bir renk ayrı ayrı ana kaplara alınır. Daha sonra
ebrunun en önemli işlemlerinden biri olan boyaların terbiyesine başlanır. Bu
işlemde suyla ve ödle karıştırılan boyalar yaklaşık iki ay süre ile bekletilir.
Bu süreçte kavanozların üzerinde biriken su-öd karışımı belli periyodlarla
çekilir ve tekrar su-öd ilave edilir, belli aralıklarla kavanozlar karıştırılır
ve çalkalanır. İyi terbiye edilmemiş boyalar gerçek renklerini kağıt üzerine
yansıtamazlar, kağıda tutunamazlar ve çeşitli problemlere sebep olurlar.
Boyaların akmaması için kağıtların şapa yatırılması işlemi klasik ebruculukta
yer almaz. Sonuç olarak boyaların ezilmesi ve terbiyesi usulüne uygun olarak,
sabır ve emekle gerçekleştirilmelidir.
Renkler
Sarı: Tabiatta bulunan arsenik
sülfür (zırnık)
Mavi: Doğal çivit olan Lahor Çividi. Bitkisel kökenli bir boyadır
ve Pakistan'ın Lahor kentinden gelir.
Yeşil: Sarı ve mavinin karışımıdır. Zırnık çok olursa fıstık
yeşiline, çivit çok olursa yaprak yeşiline gider.
Lacivert: Bedahşi laciverti denen doğal çivittir.
Siyah: Soba isinden elde edilir. Eski is mürekkepçiliğinde
kullanılan istir. Ezilmesi en zor boyadır. Suyu kolay emmediğinden ve suyla
karıştırma işlemi sırasında sürekli suyun üzerine çıktığından genellikle
çamlıca toprağı ile karıştırılarak ezilir.
Beyaz: İsfidaç (üstübeç) Bazik kurşunkarbonatın tabiattaki
şeklidir.
Kırmızı: Gülbahar yani demir oksitleri içeren kırmızı bir
topraktır.
Tütün Rengi: Çamlıca
toprağı.
Sıvının Hazırlanmasında Kullanılan
Malzemeler
Üstüne boya serpilecek suya
yapışkan bir koyuluk (lüzucet) vermek için 45-50 değişik malzemeden biri
kullanılabilir. En çok kullanılan malzemeler kitre ve deniz kadayıfıdır. Kitre
Anadolu'da yetişen muhtelif Geven (Astragalus) çeşitlerinin gövdelerinden sızan
ve havayla temas edince katılaşan beyaz veya krem renkli plaka veya şeritler
halinde bulunan yapışkanlık özelliği zayıf bir zamk çeşididir.Eczacılık,
kozmetik ve tekstil sektörlerinde kullanım alanı geniştir. Ebruculukta plaka
halinde olanları ve beyaz renklileri tercih edilir. Deniz kadayıfı (karegen)
ise genelde Kuzey Avrupa ülkelerinin denizlerinde yetişen ve İrlanda Yosunu
olarak da isimlendirilen bir yosun çeşididir. Sporları suya lüzücet vermek için
kullanılır. Kitrenin hazırlanması deniz kadayıfına göre daha zahmetlidir ve
daha uzun zaman alır. Suyla karıştırılan kitre kalitesine ve cinsine göre
yaklaşık 5-7 gün dinlenmeye ve bu süre içinde yoğrulup karıştırılmaya ihtiyaç
duyar. Deniz kadayıfı ise bir günlük dinlenme sonunda iyi netice verir. Hatta
3-4 saat içinde bile kullanıma hazır hale getirilebilir. Ancak oluşan hava
kabarcıkları ve köpükler sıvıdan bir kaşıkla alınmalıdır. Her iki malzeme de
hazırlandıktan sonra tülbentten süzülmeli ve son su ayarları teknede
yapılmalıdır. Boyalar kitre üzerinde, deniz kadayıfına göre 8-10 misli daha
fazla öde ihtiyaç duyarlar. Deniz kadayıfı ebruculuk bizden Avrupa'ya geçtikten
sonra daha çok oralarda kullanılmış ve hazırlanması daha az zahmetli olduğu
için kitreye tercih edilmiştir.Bu iki malzeme dışında ketentohumu, salep, ayva
çekirdeği, hilbe (boytohumu), nişasta gibi değişik malzemeler de
kullanılabilir. Her birinin verdiği sonucun kalitesi bir diğerinden farklıdır.
Hilbe hakkında rahmetli üstad Necmeddin Okyay şöyle bir olay anlatır: "Bir
tarihte, Üsküdar Özbekler Dergahında elime eski ebrular geçti evladım. Lakin
dehşetli pastırma koktuğunu farkettim. Allah Allah, pastırma sarmak için ebru
kağıdından başka kağıt bulamamışlar mı? diye düşündüm, bir mana da veremedim.
Sonradan bir yazma eserde, ebru yapmak maksadıyla hilbenin de kitre gibi
kullanılabildiğinden bahsolunduğu gözüme çarptı. İşte o zaman pastırma
kokusunun esrarını çözer gibi oldum. Zira bu kokuyu pastırmaya veren ve etin
üstünü kapatacak bir tabaka halinde sürülen çemen maddesinin esası hilbe
tohumudur. Bunun üzerine kendim de tecrübe ettim. iyi netice almakla beraber,
aradan geçen çok uzun zamana rağmen kağıdın pastırma kokusunu kaybetmediğini
gördüm. Ben bütün lüzuci maddeleri ebru yapımında kullanmışımdır. Ancak bunlar
arasında salep (orkide bitkisinden elde edilir) kadar iyi netice vereni olmadı.
Lakin hakiki salep bulmanın zorluğundan ve bu maddenin pahalılığından kitre
üstünde karar eyledim"
Sığır Ödü
Sıvının üzerinde boyaların çökmeden yayılmasını sağlamak için yüzey aktif
(yüzeyde gerilim sağlayan ve sıvının yüzey gerilimini kıran) sığır ödü
kullanılır. Öd ayrıca boyaların birbirine karışmadan sıvı üzerinde ayrı ayrı
renklerini vermesini de sağlar. Öd safra kesesi tarafından salgılanan, safra
asitleri ihtiva eden, zayıf asit özelliği gösteren ve hayvanların ve insanların
vücutlarına aldıkları yağların parçalanmasını sağlayan bir maddedir.
Bozulmasını engellemek için önceden kaynatılır (genelde benmari usulü ile) ve
bu şekilde saklanır. Koyun ödü de aynı görevi görür. Hatta kumlu ebru yapımında
kalkan balığı ödü çok iyi sonuç verir. Öd suyu yerine eskiden tütün yaprağı
suyu ve haraza suyu kullanıldığı Şebek Efendi tarafından 1608 tarihinde kaleme
alınmış Tertib-i Risale-i Ebri'de yer almaktadır. Boyaların öd ayarlarının iyi
yapılması en önemli hususlardan biridir. En başlarda boyalar etraflarında
kendilerini sıkıştıran başka boyalar bulunmadığından rahat rahat açılırken,
sonraları teknede kendilerine yer açabilmek için (artan yüzey gerilimini
yenebilmek için) daha fazla öde ihtiyaç duyarlar. Öd miktarı yanlış ayarlanmış
boyalar, dibe çöker, parçalanır ve kağıt üzerinden ele çıkarlar.
Neft
Ebruda kimyasal içerikli ve petrol türevli neft kullanılmaz. Tabii olan neft
kullanılır. Atılan veya serpilen boyalara üç boyutlu, küremsi şekiller verir.
Genellikle serpmeli ebrularda, ya da battal ebru çalışılırken kullanılır.
Tekne
Sıvının içinde bulunduğu kaba tekne adı verilir. Tekne çinko, çelik, galveniz
ya da çedene'den (budaksız çam) imal edilir. Tahta kullanılırsa su kaçırmaması
için zift ile kaplanması gerekir.Dikdörtgen şeklindeki teknenin derinliği 6 cm
kadar olup, ebatları 68 X 100cm, 34 X 50cm veya 17 X 25cm'dir.
Fırça
Ebrucu fırçasını kendisi sarmalıdır. Fırça yapımında yaşlı atların kuyruğu ve
bu kılları üzerine sarmak için gül dalları kullanılır. At kılı sert ve düz
olduğu için tercih edilir. Böylece boyalar tekne üzerine gerektiği gibi
atılabilir. Ayrıca bakteri ve mantar oluşumuna daha az izin verir. Gül dalı ise
oldukça esnek ve dayanıklı bir ağaçtır. Boya atmak için fırçaya her vurulduğunda
esneyerek damlaların istenildiği gibi düşmesine olanak verir. Ama ebruculukta
gül dalının kullanılmasının esas sebebi Necmeddin Okyay’ın iyi bir gül
yetiştiricisi olmasından kaynaklanır Su içinde bekleyen fırçaların kılları
zaman içinde eğilerek boyaların Türk Ebrusun'da arzu edildiği şekliyle
atılmasını sağlar. Kıllar misinayla ve kesinlikle yapıştırıcı ya da bant
kullanmadan sarılır ve olta iğnelerinde kullanılan düğümsüz bağlama şekli
tercih edilir.
Tarak
Taraklı ebru yapımında kullanılan malzemedir. 2, 3, 4, 5, 6, 7, 9 mm gibi
değişik diş aralıklarına sahip çeşitli taraklar kullanılır. Buket tarağı gibi
iki sıra halinde dizilmiş taraklar da kullanılır. Diş aralıkları için belli bir
kural bulunmaz ebrucu ihtiyacına ve isteğine göre çeşitli aralıklara sahip
taraklar yapabilir.
Biz
Sıvı üzerine atılan, damlatılan ya da yine bizle bırakılan boyalara şekil
vermek için kullanılan çeşitli kalınlıklardaki iğnelerden, tellerden ya da
çivilerden yapılan malzemelerdir. Paslanmaz özellikte olması önemlidir. Sümbül
yapımında sümbül tarağı denilen özel diş dizilimine sahip taraklar kullanıldığı
gibi, 10-15 bizin birbirine bağlanmasıyla da sümbül için gereken boyalar zemin
üzerine koyulabilir.
Mühre Aleti
Ebrulu kağıtları kuruduktan sonra, mühre denilen iki kollu el presi yardımıyla
düzeltilip parlatılır. Mühre kağıdın üzerine bastırılır ve kağıdın tamamına
sürtülür. Bu işleme mühürleme denir Kağıdın üstünde ince bir tabaka oluşturmuş
olan ebru yapımında kullanılan sıvı böylece onun parlamasına ve korunmasına
yardımcı olur. Böylece boyaların kağıttan çıkması da engellenmiş olur.
Günümüzde mühre aleti bulmak neredeyse mümkün olmadığından kavanozların veya
bardakların pürüzsüz kısımları yukarıda anlatıldığı gibi bu amaç için
kullanılabilir.
*Bu yazının hazırlanmasında Sn. Uğur Derman'ın Türk Sanatında Ebru isimli
eserinden faydalanılmıştır. (Ak Yayınları, Nisan 1977), Fırça ve boyalar
bahsinde Sn. Alparslan Babaoğlu'nun www.geleneksel-ebru.com adresli web
sitesine danışılmıştır