Battal Ebru
Boyaları fırça ile tekneye atarak ve tarak, biz gibi malzemeler kullanılmadan
yapılan ebrudur. Bilinen en eski ebru çeşididir ve bu yöntemle yapılan battal
ebrulara Tarz-ı Kadim (eski tarz) battal ebru denir. Çünkü zamanla daha değişik
tarzlarla da battal ebrular yapılmıştır. Boyaları tekne üzerine fırça ile atmak
kolay iş gibi görülebilir ancak görüldüğü kadar kolay değildir ve ustalık
gerektirir. Ebrucunun ustalığı battal ebrularından belli olur. Merhum Mustafa
Düzgünman'ın ifadesiyle "Battal Ebru ebrunun ilk mektebidir". Somaki
battal, neftli battal, serpmeli battal gibi değişik çeşitleri vardır.
Gelgit Ebru
Atılan battal ebruya bir biz daldırılır ve bütün tekne, birbirine paralel
hareketlerle aşağı yukarı veya sola sağa gezilir. Ortaya çıkan gelgit ebruya
çizgileri dik olarak kesecek şekilde tekrar aynı gel git işlemi uygulanırsa
buna da taramalı ebru denir. Taramalı ebru da bir gel git ebru çeşididir.
Şal Ebru
Gelgit ya da taramalı ebru
yapıldıktan sonra bizle, daha düzensiz ve dairemsi hareketler yapılarak şal
desenine benzeyen şal ebru elde edilir. Biz hareketleri makul miktarda
yapılmalıdır aksi taktirde boyalar çamurlu bir görünüm almaya başlar.
Serpme
Yukarıda anlatılan tüm ebru
çeşitlerinin üzerine serpme yapılabilir. Bu durumda ebrular serpmeli battal,
serpmeli gel-git, serpmeli şal gibi isimler alır. Serpme işlemi için neftli
boyalar veya çamlıca toprağı gibi açık renkli boyalar tercih edilir. Fırça elle
çok iyi bir şekilde kavanoza sıkılır ve boya yüksekten sert darbelerle
serpilir.
Bülbül Yuvası
Git gide küçülen damlalar şeklinde atılan battal ebru üzerinde yapılır. Bizle
dıştan içe doğru helezonlar çizilir. Genellikle teknenin uzun kenarı boyunca
5-6, kısa kenarı boyunca 4-5 helezon yapılır. Gel-git ebru veya taraklı ebru
üzerinde de bülbül yuvası çalışılabilir.
Taraklı Ebru
Gelgit ebru veya taraklı ebru
yapıldıktan sonra, son yapılan gelgite dik olarak tarağın ucu tekneye
daldırılır ve sabit bir hızla teknenin bir ucundan diğer ucuna doğru çekilir.
Bu işlem tarak çıkartılmadan bir de tersi yöne yapılırsa buna ters taraklı ebru
denir. Taraklı ebru yapıldıktan sonra üzerine çok ince bir bizle gelgit ebru,
şal ebru veya serbest hareketler yapılabilir.
Zemin Ebrusu
Çiçekli veya hatip ebruya
zemin oluşturan ebru çeşididr. Aynı boyanın az ödlüsü, çok ödlüsü ve neftlisi
hazırlanır. En alta az ödlü, onun üzerine çok ödlü, en üste de serpme
tekniğiyle neftli boya atılır. Zemin ebrusu üzerinde çalışılacak motiflerin öne
çıkması için genelde açık tonlarda çalşılır.
Hafif Ebru
Battal, taramalı ve taraklı ebrunun kıvamı daha sulu olan sıvı üzerinde,
normalden daha sulu ve ödlü boyalarla çalışılmasıyla yapılır. Hafif ebrulu
kağıtlar üzerine hat ve teship çalışmaları yapılır ve yazı yazılır.
Dalgalı Ebru
Hemen her çeşit ebru ile dalgalı ebru yapmak mümkündür. Kağıdın bir kısmı
teknenin ucuna yerleştirilir ve kağıt ileri geri hareket ettirilerek teknede
dalga oluşması sağlanır, bir yandan kağıdın bu hareketine devam edilir bir
yandan da yavaş yavaş kağıt tekneye kapatılarak oluşan dalgalar yakalanır.
Dalgalı ebruya sarhoş ebru veya tercih etmesek de ispanyol ebru isimleri de
verilmiştir.
Kumlu Ebru ve Kılçıklı Ebru
Teknedeki sıvı kullana kullana kirlenerek öyle bir kıvama gelirki atılan
boyalar istensede istenmesede kum gibi nokta nokta bir görüntü almaya başlar.
Sadece kumlu ebru yapımına battal ebru ile başlanmaz. Bir damlalıkla tekneye
yakın meafeden aynı nokta veya noktalara boya damlatılır. Boya yayılmaya
başlar. Kumlu ebru için Sacid Okyay'ın buluşuyla sığır ödü yerine kalkan balığı
ödü kullanılması daha iyi sonuç vermiştir. Ancak bu maddenin kokusu sığır
ödünden çok daha kötüdür. Kumlu ebru yapılırken noktalar daha da irileşip V şeklini
almaya başlarsa buna da kılçıklı ebru denir. Boya olarak genellikle lahor
çividi tercih edilir. Boya az sulu ve ödlü olarak hazırlanır.
Çift Ebru
Daha önce yapılmış bir ebrulu kağıdın üzerine yeni yapılmış bir ebru alınarak
yapılır.
Hatip Ebru
18 yy. da Ayasofya Camii Hatibi Mehmed Efendi tarafından bulunduğu için bu ismi
almıştır. Zemin üzerine çiçekli veya hatip ebru için hazırlanmış boyalardan
belli aralıklarla birer damla bırakılır. Daha sonra her damlanın oluşturduğu
dairenin içine ikinci, üçünce ve isteğe göre daha fazla sayıda damla bırakılır
ve iç içe değişik renklerden oluşturulmuş daireler elde edilir. Genellikle
teknenin uzun kenarı boyunca 5-6, kısa kenarı boyunca 4-5 daire oluşturulması
tercih edilir. Daha sonra bir bizle bu dairelerin içinde soldan sağa, yukarıdan
aşağıya, çapraz hareketler yapılarak hatip desenleri elde edilir. Yürekli,
taraklı yürek, yıldız, çarkıfelek, menekşe bu desenlere verilen çeşitli
isimlerdir. Hatip desenlerinin hepsinin ya da bazılarını aynı ebru üzerinde çalışmaya
Hatip-i Mütenevvia denir.
Çiçekli Ebru
(Necmeddin Ebrusu)
Hatip ebrunun icadından sonra ebruda çiçek yapılmasına da çalışılmış ancak
fazla başarı sağlanamamıştır. 1918 yılından itibaren merhum Necmeddin Okyay
çiçek çalışmalarını islah ederek lale, karanfil, hercai menekşe, gelincik, gonca
gül, kasımpatı, sümbül gibi çiçekleri doğal şekline en yakın şekilde resmetmeyi
başarmıştır. Onun yetiştirdiği merhum Mustafa Düzgünman'da bu tarza papatyalı
ebruyu ilave etmiştir. Çiçek yapımında önce damlatılan yeşil boyalardan sap ve
gövdeler, daha sonra da bu sap ve gövdelerin uygun noktalarına bırakılan diğer
renklerden çiçekler yapılır. Çiçek ve hatip yapımında kullanılan boyaların çok
iyi terbiye edilmiş olması ve diğer ebru çeşitlerinde kullanılan boyalara göre
daha koyu bir kıvama sahip olmaları gerekir. Ancak böylelikle boya damlaları
şekil vermek için bizle lastik gibi uzayarak çekilebilir ve arzu edilen yerde
bırakılarak istenen motifler elde edilebilir. Çiçekli ebrular Necmeddin
Okyay'ın talebesi Ord. Prof. Dr. Süheyl Ünver'in teklifi üzerine sanat
tarihimizde Necmeddin Ebrusu ismiyle anılmaktadır. Merhum Okyay'ın Üsküdar yeni
Camii imamı olması sebebiyle hatip ebrusuna karşılık çiçekli ebruların da imam
ebrusu olarak anılması Reisülhattatin Hacı Kamil Akdik (1861- 1941) tarafından
teklif edilmişse de Necmeddin Ebrusu denilmesi daha uygun bulunmuştur.
Akkase Ebru
Eski kitap sanatları içinde, bir kağıdın yazı yazılacak kısmının ayrı,
etrafının ayrı renge boyanmasına akkase, böyle kağıtlara da akkaseli kağıt
denir. Bu sanat ebruya da tatbik edilmiştir. Kağıdın yazı yazılacak kısmının
kendi renginde kalması istenirse, oraya arap zamkı sürülür. Kağıt kuruduktan
sonra tekneye yayılırsa zamklı kısmın dışında kalan yerle ebrulanmış olur, arap
zamkı bulunan bölge ise kendi renginde kalır boyayı kabul etmez. Buna akkaseli
ebru denir. Ebruda başka bir tarz akkase şöyle yapılmaktadır. Daha önce
tarifini yaptığımız hafif ebrulu kağıdın, ortada yazı yazılacak kısmına arap
zamkı sürülerek, kuvvetli (koyu) renklerle hazırlanan bir ebru teknesine tekrar
yayılmasıyla zamklı kısımlar bu ikinci ebruyu tutmaz. Arap zamkı sürülmüş kısım
kendi hafif ebrulu haliyle, diğer kısımlar ise üst üste gelen çift ebrulu
haliyle kalır. Böylece iki ayrı ebrulu, yani ebrulu akkase denen kağıt yapılmış
olur. Hafif ebrulu kağıda zamkla yazı yazıp, koyu renkli tekneye tekrardan
yaymak suretiyle, merhum Necmeddin Hoca akkaseyi yazılı ebruya da tatbik
etmiştir. Ebruda akkase uygulaması eskiden kağıt yapıştırma usulü ile
yapılırken daha sonra yazılı ebruda olduğu gibi arap zamkı kullanmak yoluna
gidilmiştir.
*Bu yazının hazırlanmasında Sn. Uğur Derman'ın Türk Sanatında Ebru isimli
eserinden faydalanılmıştır. (Ak Yayınları, Nisan 1977)